The witcher 2: Assassins of Kings

ps1'de atlantis, pc'de half-life, android'de triple town.

giants citizen kabuto

medieval total war.

strateji oyunu manyağıyım da.

bilgisayar oyunu olarak dota 2, skyrim, max payne serisi, dirt 3 belki

telefon oyunu olarak bad land olabilir

Toplamda bir sürü vardır da bu son nesilde The Last of Us.

diablo ii

knight online. lise yillarimda internet cafenin acilisini beklerdim oyunu oynayabilmek icin daha neler neler

Silkroad Online, bozmadan önce...

dungeons and dragons online, özellikle 2. ila 7. yıl arası.
ikinci sırada da half life gelir.

İhaleli batak.

Her türün ayrı güzel oyunu vardır. Heroes of might and magic 3 turn based icin, half life fps için, wow mmorpg icin, fifa 99 futbol icin, sanitarium adventure icin, fallout 2 rpg icin, red alert 2 strateji icin, gta5 de aksiyon tps icin.

Valla hiç belli etmem ama : Quake 2
Hayatımı yedi meret..

Pokemon gold

Half Life. Okuldan kalan zamanlarda arkadaşlarla toplaşıp internet cafede half life oynarken yaşadığım haz duygusu, bir insanın yaşayabileceği en büyük zevktir bence.

Dishonored çok güzeldi. Oynanış dandikti ama atmosfer süferdi. Sonra Valiant Hearts ta güzel, hüzünlü ve dramatik. Bi de ONI vardı efsaneydi o da.

Half life'ı da unutursak haksızkık ederiz tabii. Çocukken elimde sözlükle senaryoyu anlamaya çalışmam, o askerler bizi kurtarmaya geldi sanarken birden bize saldırmaya başlamaları, sonra olayların ortaya çıkması, o şok, g-man falan. O sözlük karıştırarak oyun oynayan çocuk bugün bildiğim ingilizcenin temelini atmıştır.

ms-dos oyunlarından wolfied ve dangerous dave,

yeni nesil bilgisayar oyunlarından machinarium,

android oyunlarından da badland ve osmos hd. bir de duet.

sonunda çok duygulandım,yakın zamanda bitirmemin de etkisi var tabi,cevabım "Transıstor"

max payne

Monkey island 2 ve indiana jones and the fate of atlantis

kesinlikle, Mafia: The City of Lost Heaven

Angry Birds Star Wars android.

Beni çeken şey o ışın kılıcıyla lazerlerin geri gönderilmesi, force ile kasaları ittirmek..

ANLAYAMAZSINIZ..

GTA san andreas. GTA v pc ye çıktığında o olacak.

Devil May Cry 3

medal of honor: allied assault

Metal gear solid

Pc need for speed porsche.

Mobil badland.

bir kuzey italya ve ortaçağ-rönesans aşığı olarak assassin's creed II diyorum.

commandos 2 men of courage.
suyun altına dalınca, o adadaki müzik ne kadar güzeldi.

Dune 2. Çünkü çocuktum.

rome total war
age of mythology

Bütçene göre değişir tabi ama r7 260x düşünüyorum ben de bu aralar. Para varsa daha iyisi de alınabilir tabi.

Bu konuda para sorun degil ama sanki devamli cok fazla pc oyunu oynamayacak birisi icin de bu kart abarti mi olur?

Daha ucuz ama dedigim oyunlari calistirabilecek neler var?

olay sadece para değil ki. amd'nin o kartı alsan belki güç kaynağın yetersiz kalacak. gtx 750 al hem büyük ihtimalle güç kaynağın da yeter hem de uzun süre rahat ettirir.

öyle bir şey yok sorunsuz çalışır. sadece bazı oyunlarda online pass gibi şeyler oluyor. 2. el oyunda o kod kullanıldıysa oyunu online oynayamıyorsun. online mağazasından yeni kod almak gerekiyor. ama çok az oyunda var bu olay. kinect oyunlarında yoktur. bi dezavantaj yaşamazsın yani.

Yeni konsollarda pek yok o tip şeyler şimdilik evet. Amaç eşle oynamaksa ps3 varken ps4 gereksiz dediğiniz gibi. Ama bu ulvi amaç gözardı edilebilirse ps4 veya pc alınabilir bencilce takılmak için.

boşver konsolları, oyunları, saatlerce bir ekrana bakmak mı ? hayır.

bütün parayı outdoor spor malzemeleri için kullan.

ritu yapma bak cok ince bir cizgideyim rica ediyorum! =)

bilgisayar +1

eğer kameralı oyunlar falan oynayacaksanız kinect alın. bende yok ama çevremden duyduğum hep o yönde. ama konsol alayım diyorsanız tabi ki ps4.

Benim de aklim sony'den yana. Hem elimdeki telefon ve vita ile de uyumlu olur. Ama adamlar kamera icin hic oyun yapmamislar. Sadece online oyun sirasinda video chat icin kamera kullaniyorlar =/ galiba kinect bu konuda bir adim onde.

kadıköy' de çakma xbox 360 gamepad' leri vardı bi ara ucuza hala duruyorsa.

Her türlüsü var. dx.com'a bir bak. Türkiye içinden de gittigidiyor.com ve n11.com'da bulabilirsin.

Günümüzde her şey para ve ekonomi. Ekonomiyi yöneten dünyayı yönetir. Ekonomiyi de ülkeler yönetmiyor. O Amerika' ları da yöneten birileri var yani.

Burada yönetim dediğin şey de öyle %100 kontrol değil. Yani birileri dünyayı yönetiyor evet ama bu istedikleri ülkeye istedikleri her şeyi yaptırabilirler anlamına gelmiyor.

hiçbir kişi kuruluş xxx devletten üstün değildir.

devletten üstün değildir yanlış aksine devlet aslında maşadan başka bi şey değildir. zaten devlet örgütlenmesini oluşturanlar egemen güçlerdir ilk kez. devlet aslında sözde bir yüce güçtür bir nevi maşadır. uzun vadede sadece güçlü ve egemen sınıfın çıkarlarını korur ki yaratılış amacı da budur zaten. bu ön bilgiyi verdikten sonra hiç kimsenin hiç kimseyi yönetemediği bir gerçek bana göre. tabii ki çok daha baskın olan ülkeler(aslında ülkeler derken burada devletten değil o ülkeyi büyük ve güçlü ülke yapan ekonomisinden bahsediyorum) var ancak en güçlüsünden en güçsüzüne kadar bütün ülkeler arasında uzlaşılmaz bir çıkar çatışması var. en basitinden yıllarca kullanılan altın standardı için bile pek çok güçsüz ülkenin rezervlerine ihtiyaç duyuluyordu özellikle 19. yy'dan sonra altın daha da önem kazandı ve bu tam da insanoğlunun dünyaya açılıp kolonileşmelerin oturduğu bir döneme denk geliyor. ne seninle ne sensiz bu dert inan çaresiz... öyle işte düşünsenize, her zaman güçlü olmuş bir ülkede afrika'da olduğu kadar altın olduğunu. bu sefer belki de bu rezervler yüzünden rahat bir ekonomiye sahip olamayacağı için bu kadar büyüyemeyecekti. kim bilir. yani her zaman ülkelerin birbirlerine ihtiyaçları vardır. ha doğal şartlar ekolojik sebepler vs. eşit gelişmeyi imkansız kılmış ne olursa olsun ancak bu tabii ki sonsuza kadar böyle sürmez. teknolojik gelişmeler gittikçe ülkelerin birbirlerine olan ihtiyaçlarını azaltıyor azaltacak da. işte o zaman biri çıkıp en güçlü benim deyip dünyayı yönetebilir.

bunlar gece gece pek de ayık olmayan kafayla yazılmış kendi düşüncelerim saçmalamış veya saçma sapan cümleler kurmuş olabilirim kusura bakmayın.

XXX diyince porno dünyayı yönetiyor dedin diye geldim ama konu bambaşkaymış. neyse porno sektörü dünyayı yönetiyor, çok büyük paralar dönüyor o işte diyip kaçayım en iyisi.

asfasdhasf, geçen gün otobüste kimya bölümünden mezun ama işsiz kaldığı için mecburen piyango bileti satan bi arkadaş hayat tavsiyesi veriyordu bana, hepsine eyvallah dedim vardır bi bildiği akıl akıldan üstündür dedim dedim dinledim genelde boş laf olsa da çoğu. sonunda dünyayı ne yönetiyor biliyor musun dedi, dedim herhalde amerika diyecek, futbol dedi lan futbol! bütün dediklerini sildim beynimden. hani 4 yıl üni. okuyup bilet satmasına çok şaşırmış ve üzülmüştüm ilk başta ama o laftan sonra gayet normal karşıladım. bu da böyle bi anımdır.

"Ulus-devletler önem kazandıkça bu adamlar azalır"

swh koymayı unutmuşsunuz...

Kompleks konulari anlamamakla ilgili bu safsatalar.

Evrim i big bang i anlamazsin yaratilisa siginirsin; ekonomiyi , uluslararasi iliskileri anlamazsin rockefeller yonetiyor dunyayi, 7 aile yonetiyormus

tabi ki cok buyuk sirketler istediklerini bir noktaya kadar aliyorlar, ama putinini ne kadar durdurabildiler gorduk.

Yada cin in politikalarini ne kadar etkileyebilirler ?

Turkiye bile yeri geldi onaylamadi tezkereyi abd askerleri icin

ps store diyorsa doğrudur

ps3 fiyatı öyle. ps4 fiyatı dediğin gibi.

bu ps3: store.sonyentertainmentnetwork.com!/tr-tr/oyunlar/grand-theft-auto-v/cid=EP1004-NPEB01283_00-GTAVDIGITALDOWNL

bu da ps4: store.sonyentertainmentnetwork.com!/tr-tr/oyunlar/grand-theft-auto-v/cid=EP1004-CUSA00411_00-GTAVDIGITALDOWNL

edit: linkler düzgün çıkmıyormuş. ordan aratıp kendin bakabilirsin.

makul bir rakam karşılığı yeni versiyonuna upgrade edilebilmeli. bu yüzden almıyorum ben genelde her yıl yenisi çıkan oyunları.

O her yıl çıkan spor oyunları takımların lisans ücretleri çok fazla olduğu için tam fiyattan çıkıyor. Yoksa oyunların yapım masrafları bişey değil. Her nesil başında yeni bi motora geçip kasarak bi oyun yapıyorlar, ondan sonraki yıllar bildiğin mod yapımcılığı adamların yaptığı. Ama dediğim gibi lisans ücretleri yüzünden.

göztepe köprüsünün üstündeki ataşehir' e bağlı olan yeri diyorsan 2 yıl kaldım orada gayet güzel bir yer. hiçbir konuda tutuculuğu olmayan, kafanıza göre takılabileceğiniz ferah bi mahalle. ulaşım sorunu falan da yok zaten e5' in üstü olduğu için. iyidir yani örnek, severim.

bissürü yeni ev yapıldı oraya son 3 senede. yeni evde oturmak süper bişi olmalı. (40 senelik apartman dairesi kiracısı)

apaçisi çingenesi bol. ama yeri efsane. orda yaşıyorum ben de. esatpaşaya doğru giden tarafları tavsiye ederim.

1. kingdoms of amalur reckoning olabilir.

2. tomb raider çok iyi oyun.

ps3 alıp da uncharted oynamazsan yazık olur

tanrının olmaması dinin mantığına aykırı değil mi? içinde tanrı veya ona benzer bir üstün güç falan barındırmayan şeye din denemez bence. bir görüş, bir akım, ideoloji falandır. bişeye tapınmak lazım din olması için.

Bu üstün güç doğa olabilir. Öyle çıkıp insan gibi konuşmaz, ders vermez, cezalandırmaz ama sonuçta üstün bir güçtür. Bu şekilde olabilir.

Budizm'in Tanrı görüşü iki cümlede ifade edilebilecek bir şey değil, o yüzden bir şey diyemiyorum.

Budizm'de tanrı yoktur.
Taoizm'deki Tao diğer dinlerdeki üstün, herşeye gücü yeten tanrı kavramından farklıdır. Tanrı diyemeyiz pek.

Bu sebeplerle Budizm ve Taoizm bizim din diye bildiğimiz kavrama pek uymuyor kanımca. Din'i, insanlar, anlayamadığı, tehlikeler karşısında sığınabileceği kendinden üstün kavramlara duyduğu ihtiyaç sebebiyle ortaya çıkarmış. Bu sebeple ortaya çıkan her dinde de tanrı, ya da tanrılar var.

kafka doğru
tanrı yoktur
üstün güç filan da yoktur
sebep sonuç ilişkileri ile doğmuş, gelişen bir evren vardır, bilimin de benimsediği gibi
o yüzden hatta bi çok konuda bilimle anlaşabilen tek inançtır
din veya ideoloji sosyolojik bi olaydır, bireysel kısmı ise inançtır. budizm'de görülemeyen, ölçülemeyen, bilinemeyen şeylerle ilgilenilmez, bütün deliller zaten gözümüzün önündedir. öyle ki buda'nın bile 'herşeye, benim dediklerime bile kendi aklınızı kullanıp, sorgulayıp öyle inanın inanıyosanız' dediğine inanılır.
hatta sırf bu idari gücün olmayışı nedeniyle budizmde sorumluluk kişinin kendisindedir.

gelirseler ekime gelmezseler s.kime kadar yolları var diyip dertten kurtulabilirsin.

sen de kendi tarafından 30 kişi daha çağır. ya da aile fertlerine söyle aç gelsinler 40 kişi iki kişilik yesin. sıkma canını yahu. olur böyle şeyler. önemli olan sizin mutluluğunuz. bir ömür mutlu olun birlikte.

sırf geliyorum deyip gelmeyen 40 kişi varsa çok fazla gereksiz insan çağırmışsınız demektir. uzak, alakasız alakasız tipleri çağırmak yerine daha yakın çevreye odaklanarak aşılabilir bir sorun.

biz gelek?

Dert etme hiç bizim düğüne de 80-90 kişi anca gelmişti ama katıldığım en güzel düğün olmuştu :)

Zaten çok kalabalık düğünlerde birbirlerini tanımayan çok fazla insan olduğu için fazlı resmi geçiyor. Gelenler gerçekten samimi olduğunuz kişiler olacağı için daha rahat edersiniz.

Bir de karşı taraf: 30 bizim taraf: 10 muhasebesine hiç girmemeni tavsiye ederim. Hem eşinizi kırarsınız hem ortamı gerersiniz. Düzeltmek çok fazla zamanınızı alabilir.

Söylediğin şey anormal değil, her düğünde geleceğini söyleyip gelmeyen bir dolu adam oluyor.

Önemli olan gelinle damat, onlar gelsin yeter

Bir yastıkta kocayın

benim düğüne çağırdığım herkes gelmişti. sonra boşandık. bi şeyin sonu güzel olacak hacı. daimi mutluluklar dilerim.

mutluluklar,
gelmeyenler için üzülme boşver, insani yönden sana(size) verdikleri değeri anladın onun için üzülme.

gelecek pazar benim de bir arkadaşım evleniyor (sözlük yazarı) nikaha ve düğüne davetliyiz.

yoksa o sen misin?

valla ben gelicem düğüne, yemeğimi, pastamı da yicem, eğlenicem.

ancak öyle çok piste çıkıp oynama işlerine giremeyebilirim. söz veremem. haberiniz olsun :)

benden yana endişen olmasın yani. ordayız pazar akşamı :)

herkese verdigi moral ve destek icin cok cok tesekkur ederim! evet, galiba biraz umursamaz olmak gerekiyormus. sonucta bir kere dugun olacaksa (insallah tabii ki) o gecemi de gelmeyenleri dusunerek zehir etmemem lazim. sadece sunu anladim insan etrafindaki insanlari sadece kotu gununde degil, iyi gununde de anlayabiliyormus.

yeniden hepinize ayri ayri tesekkur ederim!

bugün psn bakımdaydı bi ara ondandır. daha sonra tekrar denersen olması lazım.

Matchstick Men

Cloud Atlas.

Cloud Atlas izlendi.

Memento

Memento da izlendi.

Fargo?

(bkz: der brysomme mannen)

tabii ki.

Fargo da izlendi. der brysomme mannen'i görüp duruyordum ona bakayım.

xbox360 alıyorsun tüm dertlerinden kurtuluyorsun dostum.

aga gta5 yeni çıktı. biraz bekle, kampanya ve showroomlarla 75-100 tl arası düşer. korsan işi için tavsiye veremem ama işin öyle boyutları da var.

3500 tl abartı. 2300 liraya süper bir pc toplayabilirsin.

3500 pc biraz pahalı değilmi? ne yaptuın yahu

yeni ps serisinin geleceği haberleri kesinleşmişken ps3 yatırımı oyun için bilgisayar yatırımından öteye geçmez gibi dostum. illa yıllar boyu oyun oynacağım diyorsan en azından ps4 ü bekle. zira ps3 çıktıktan sonra ps2 nin halini hepimiz biliyoruz.ps3 te kısa vadede o yolun yolcusu olacaktır.


xbox alırsan korsan oyun oynayabilirsin bu arada. ve ayrıca 3-5 yıllık bir periyodda bütün oyunları ultra özelliklerde oynamak istemiyorsan da bir bilgisayara 3500 tl vermene gerek yok. maksimum 2000 liraya baya canavar bilgisayar toplayabilirsin. bilgisayar alırken önemli olan amacını bilmek. amacın oyunsa sadece oyuna yönelik parçalar alırsın. ben yaklaşık 1-1,5 yıl önce yaptım bu işi ve sadece 1500 lira gibi bir para harcadım ve hala herhangi bir oyunu medium seviyede oynamıyorum. hepsi high levelda canavar gibi gidiyor. ama dediğim şeyi yapman için biraz sabırlı olman gerekiyor, indirimleri takip edeceksin, hangi parçanın nerede ucuz olduğunu araştıracaksın vs. vs. bu taktikle 1 ay gibi bir süre içerisinde türkiyenin dört bir yanından satın aldığım parçalarla efsane olmasa da canavar bir oyun bilgisayarı yapmıştım.

3.500 tl civarı olmasının neden uzun vadede iş görsün istemem. 1500 liraya verip 1 sene sonra çıkan oyun kasarsa moralim bozulur haliyle.
1500 - 2000'lik pc 2-3 sene high veya medium levelda hiç kasmadan seni götürür diyorsanız, araştırmalara başlayayım.

ayrıca monitörüm var, dandik bişey ama yenisini alana kadar idare eder beni.

pc toplamak için çok kötü bir dönem şu an. bu sene ps4 çıkıp nesil değişimi olacağı için çok çabuk eskiyecektir şu an toplayacağın pc. yeni konsollar çıkınca yeni directx falan gelecek senin aldığın kart desteklemeyecek falan bi ton sorun yaşayacaksın 2 yıl içinde. oyun olayı artık cidden konsollarda oynanan bişey pc' de zor o işler.

bir çok yerde dükkanlar var, elinizdeki oyun orjinal ise, yine orjinal oyunu 10 tl gibi bir ücretle takas ediyorsunuz dükkan içinde. gayet kullanışlı. iyi hoş misss.

ha ps4ü bekle biraz daha derim o ayrı.

Hocut 2008'de aldığım, o zamanın gayet iyi Pc'si ile şu anda rahat rahat oyun oynayabiliyorum. Ha Witcher 2'yi full ayarlarda oynayamam belki de, pc'nin eskimesi olayı biraz fazla abartılıyor. Pc'de çok çok ucuza oyunlar da bulabiliyorsun, dijital devir sağolsun. Korsana yönelmene gerek bile yok.
Konsolları çok çok severim ama aradaki fark hala şudur benim için:
i.imgur.com

ikinci el oyun kovalayacaksin, spotculari falan arastiracaksin.

kasa toplama mevzunda ise su anda toplama derim ben. seneye bahar-yaz aylari cok daha uygun olacaktir. maljm yeni nesil konsollar cikacak onlara karsida nvidia ve amd atilimlar yapacak.

xbox 360 idare eder seni kisa vadede.

1500-2000 e bir kasa toplayıp, 2-3 sene sonra upgrade e para vermek çok daha mantıklı senin için. high end parçalar her zaman f/p olarak çok kötüdür. şimdi ortalama üstü parçalar topla, yalnızca anakartın işlemci ve ekran kartı geliştirmesine açık olsun yeter. 2-3 sene sonra 1000-1500 tl gibi bir masrafla yeniden canavarlaştırırsın pc ni. hem eski parçaları satarak tasarruf edersin, hem de bu taktik seni 5 seneye rahat tamamlar. hiç bir anakartı da 5 seneden fazla kullanamazsın zaten.

çok açsan 1 kişilik.

çok aç değilsen 2 kişilik olabilir.

ama kişiye göre de değişir tabii. bir de hamurun kalınlığına göre de değişebiliyor. orta pizzanın boyutu da yerine göre değişebiliyor. bazen açsam hepsini bitirebiliyorum, bazen bitiremiyorum vs.

bir

kesinlikle 1. 2 olayı kapitalizm aldatmacası, amerikanın oyunu.

1. ev arkadaşımla birlikte yiyeceksem eğer muhakkak 4 hatta 6 kişilik sipariş veriyoruz biz. ha yarısını yesek de doyabiliriz belki, onu asla bilemeyeceğiz.

1

1,5.

tek yeyince bazen çok. 2 kişiyken kesin az...

kuul+1

Benim için 1 büyük boy pizza tek kişiliktir..

mutekebbir +1

birisi çıkıp söylesin diye bekledim valla. orta pizza ne abi?

o bir ben isem bazen kesmeyebiliyor (boy 175 kilo 83)

dogru cevap 1.

geçen yine benzer bi duyuruda orta pizzayı iki kişi zor bitiriyoruz diyen vardı. hala anlayabilmiş değilim nasıl oluyor.

normal şartlarda 1 orta boy yiyorum. bazen doyuruyor bazen lan kesmedi bu dedirtiyor ama kararında bırakmak açısından orta iyidir. iki küçük de hemen hemen aynı hesaba geliyor doyurma açısından.
çok açsam da bir büyük söylerim. rahat da yerim.

185cm/75kg/24yaş/erkek

tek başıma 1 büyük yiyorum ben. 1 orta boy açlığımı kesiyor ama doyurmuyor.

yav film olsun diye işte yoksa nasıl olacak öbür türlü. diğer evrene geçtiğinde öbür evrendeki karakterler bambaşka kişiler olur hatta hiç varolmayabilir bile. e nası film olacak o zaman? allah'ın işi bunlar sorgulamak bize düşmez.

O filmleri yapanlara sormak lazim valla, nasil olur ki ?

kolay bu is diyorsan otur tamamen farkli bir dunya yaz, herkes okusun.

o gösterdikleri paralel evren de mümkün sonuçta.

paralel evren bir tane yada iki tane degil ya. milyarlarca paralel evren vardir. bir tanesinde de hersey ayni kalmis sadece x ile y kisisinin pozisyonlari degismistir mesela. onlar da oraya gitmisler iste. baska birine gitseler, dedigin gibi hersey farkli da olabilirdi

Abi dünyadaki herkesin aynı şekilde var olduğu ancak farklı kişiliğe sahip oldukları bir şey olamaz. Benim dedemin dedesinin dedesinin dedesi o zamanki paralel evrende varsa ama bir akşam a restoranı yerine b restoranına giderse bugün ne ben olurum ne başkası bu dünyada. Acık mantık.

Sizin dediğinize göre sonsuz sayıda paralel evren olduğundan dolayı tam da bu ana kadar bizimkiyle aynı gidip o andan sonra farklılaşan bir evren de olabilir. Bu şu şekilde mantıksız:

1) Hep tam da o anda mı rastlıyoruz bu paralel evrenlere? Şansa bak!
2) Evren tam anlamıyla bizimkiyle aynıysa neden bir noktadan sonra farklılaşsın? Farklılaşması için hiçbir neden yok. Hatta evren doğduğu anda aynıysa bir daha asla farklılaşmaz.

Derin bir konu ama temel olarak özetlemek gerekirse; kaç tane paralel evren var? Evet, bildiniz, sonsuz. Ve bu sonsuz paralel evrenlerden bir tanesinde de şu an gelene kadar tamamen aynı olaylar gerçekleşti ama ben buraya cevap yazmak yerine mutfağa gidip ice tea almaya karar verdim. Bir şey değişti mi? Hayır. Ama farklı bir paralel evren daha oluştu. Şimdi "sonsuz" kavramını beynimizin algılayamayacağını düşünmekle beraber yukarıda verdiğim örnekten hareketle şu anda yaşamakta olduğumuz evrenin tıpatıp aynısı olan sonsuz paralel evren var ve an sonsuz tane daha ekleniyor. Umarım buraya kadar bir sıkıntı yoktur. Konu burada biraz din-tanrı eksenine kayıyor, kaydırmayacağım, hızlı geçiyorum "bu mükemmel düzen kendi kendine oluşmuş olabilir mi" gerizekalılığı göz önünde bulunduralım. Diyorum ki; bir düzen var ve bu düzenin aynı kalmaması demek bizim bildiğimiz anlamda evrendeki yaşamın sona ermesi demek olduğu gibi yine aklımızın almayacağı kadar farklı bir evrenin oluşmasına da sebep olabilir. Velhasıl, hayal gücünün sınırı yok elbet ama bu konuda yapılan film ve yazılan kitapların her birinde ne yazık ki insanın tahayyül sınırlarında kalmak zorundayız haliyle. Yani hayal gücünün sınırı var ve "bu muhteşem düzen" diyerek içinden sıyrıldığımız sınırların içerisinde kalıyoruz. Filmlerde anlatılmak istenen hiçbir zaman çok uç noktalardaki paralel evrenlere işaret etmiyor çünkü verilmek istenen bir mesaj, bizim bildiğimiz dünya düzeni içindeki farklı karar ve olaylardan kaynaklanabilecek değişiklilerin etkileri üzerine oluyor.
Star wars ya da yüzüklerin efendisi gibi filmlerin bu kadar beğenilmesinin nedeni bizlere alternatif bir dünya sunulmuş olması (yine de çok dar sınırların içinde kalırlar dikkat ederseniz) ve bir bakıma tanrıcılık oynanmasıdır. Yoksa neden bu bahsettiğimiz seriler de birer paralel evren fikri olmasın? :)

looper da bunu önemsiyorlardı panpa.

Editte de dediğim gibi, şu ana kadar aynı geldiysem gidip farklı bir hareket yapmam. İmkan yok, çünkü evren kapalı bir sistem ve basit bir şekilde ilk anda aynıysa iki evren, son ana kadar aynı bitirirler çünkü değişmeleri için bir sebep yok.

Tanrı var derseniz anlarım ama bu durum ancak tanrının oturup sonsuz sayıda evreni tek tek farklı noktalarda etkileyecek kadar işsiz olması durumunda gerçek olabilir ki çok mantıksız bir hareket olur.

paralel evren meselesi zaten başlı başına bir paradoks değil mi? Ben mi yanlış yorumluyorum? Paralel evreni amaç değil araç olarak kullanıyorlar, yani basit bir konusu var ve onu paralel evrenler gibi ilgi çekici/merak uyandırıcı bir şeyle bezeyerek mesajını iletiyor.
"Araç" olduğu için böyle.
izleyen varsa yapıyorlar işte, endüstri sonuçta, arz talep vs.
Para kazanmak, izlenmek, popülarite gibi kaygılardan arınabilirse sinema tamamen, o zaman bunları da düşünenler olur ancak.

Yaptığınız editten paralel evren kavramını tam olarak kavrayamamış olduğunuzu çıkartıyorum ne yazık ki. "evren kapalı bir sistem" ve "ben bu ana kadar böyle geldiysem kesinlikle böyle bir şey yapmam" cümlelerinizden bunu çıkartıyorum. Sizin algınızda paralel evren diye bir şey söz konusu değil. Evren tektir ve içerisinde bulunduğumuz an tek andır. Buna ancak "eyvallah" diyebilirim çünkü soyut bir kavram üzerinde konuşuyoruz ve paralel evren sadece ve sadece ben "var" dersem vardır ve ben "yok" dersem yoktur. Richard Bach'ın "bir" isimli romanında bahsettiği kendi gözünden "ya varsa?" görüşünü ve kendi gözünden bunu anlatışını çık beğenirim. Yaptığı seçimler neticesinde hayatını şekillendiren sonsuz sayıdaki yaşam ve sonsuz sayıdaki paralel evren, bizim kadercilik anlayışımıza ters düştüğü için bu konuya girince "ben şimdiye kadar böyle geldiysem şimdi de bunu böyle yaparım" fikrinden sıyrılmamız gerekiyor. Söylediğim gibi soyut bir kavram üzerinden konuşuyoruz ve çok komik, tabii ki böyle bir şey yok. Ama bir yandan da çok komik, nasıl böyle bir şey olmaz?

iki evren ayniysa o andan sonra hep ayni kalir diyorsun. bu varsayimin yanlis. evren deterministik bir sekilde calisiyor olsaydi dogru olurdu. ama evrenin icinde rastlantisal olaylar da var(benim dusunup, karar vermem, zarin 3 gelmesi, yazinin tura gelmesi vs..). bu da birbirinin aynisi evrenlerin bu rastlantisal olaylarin gerceklestigi andan itibaren farkli evrenlere evrimlesmesine sebep olur. belki bir sure sonra bu evren yine birbirinin ayni durumuna da gelebilir yine.

Tamam de dediğim şeye cevap vermiyorsun. Senin dediğine göre evren kapalı bir sistem değil, öyleyse ne? Evrenlerin birbirleriyle etkileşim içinde olduğunu mu iddia ediyorsun?

@crucio: Zar benim evrenimde 3 geliyorsa benimkiyle aynı başlamış başka bir evrende de 3 gelir. Çünkü o zarın 3 gelmesine neden olan tüm etkenler ve o ana kadar bütün gerçeklik aynıdır.

Rastlantı dediğimiz şey zaten basitçe bizim arkasındaki örüntüyü göremediğimiz olayların sonucudur. Zar düşerken ona etki eden şeyler gibi. Bu olayın sana iki aynı evrende aynı zarı atsak farklı gelebilecekmiş gibi görünüyor olması gerçekte öyle olacağı anlamına gelmez ki.

"Deterministik düşünme" diye kestirip atmamak gerek, eğer ben başka bir evrende tam şu anda bunu yazmak yerine başka bir şey yazıyorsam bunun bir nedeni olmalı. Zar canı istediği için 3 gelmiyor, canı istediği için 3 geliyor olsa bile canının 3 gelmek istemesi durumunu oluşturan belki tonla etken var.

@devilred: Tebrik ederim evrim teorisini çökerttin. Yarım saattir neden "olmayacağını" anlatmaya çalışıyorum zaten.

sayısız paralel evren varken şartlardan sadece birinin değiştiği bir tanesi neden olmasın ki?

Şimdi "paralel evren" tanımını tekrar tekrar yapmak gerekiyor sanırım. Paralel evren dediğimiz hayal ürününün en saf tanımını hepimiz biliyoruz. Tekrar etmeye gerek yok. Evren kapalı bir sistem mi? Eğer paralel evreni tartışıyorsak hayır. Kapalı sistem değil demek birbirleriyle etkileşimli oldukları anlamına gelmiyor. -Gerçi etkileşimli olduğunu iddia eden hasta ruhlar da var evet- amiyane tabirle şöyle söyleyelim, geçmişi kapalı, geleceği açık bir sistem. Bahsettiğim romanda bunu ağaç dalları gibi dallanıp budaklanan yollar şeklinde betimlemişti richard bach ki benim aklıma çok yatan tanım da budur. Zamanın başlangıcından beri her "an" sonsuz parçaya daha ayrılan yollardan bahsediyoruz. Bu yüzden atıyorum şu anımızdaki evrenden 1 hafta sonrasına kadar sonsuz tane daha evren oluşacak ve oluşan bu evrenler şimdiki dünyamızdan pek farklı olmayacak, daha ileriki zamanda büyük değişikliklere neden olabilir fakat kısa vadede değişim az olacak. Bahsettiğiniz filmlerde de bu tip konular işleniyor zaten. Şu anda benim hayatımda vereceğim ya da vermekten vazgeçeceğim bir karar bundan 10 yıl sonra benim hayatımı çok farklı yönde etkileyecek ve dünya aynı dünya olduğu halde ben çok farklı bir ben olacağım. Bunun gibi. Sizin yaklaştığınız "ben bugüne kadar böyle geldiysem bugünden sonra da kaderimde ne varsa onu yaparım zaten" yaklaşımınız paralel evren kavramına tamamen ters ve bu yüzden kapalı sistem-kapalı sistem değil tartışmasını yaşıyoruz.

Dallanıp budaklanacağını söylüyorsun ama neden dallanacağını söylemiyorsun. Ben ve tüm evren, bak tüm evren, şu ana kadar aynıysa ben neden farklı bir şey yapayım ki? Aklımın alamayacağı belki milyon tane etken aynı seyrediyor. Aklım aynı seyrediyor. Beynime giden kanın içeriği aynı, şimdiye kadarki yaşanmışlığım aynı, duygusal durumum aynı...

Sadece "ihtimal" olduğu için mi dallanıyor? O zaman o evrenler olsa olsa benim zihnimde olur. Yine bunlar benim zihnimde olan evrenlerse, benimkiyle aynı seyretmekte olan diğer paralel evrenlerdeki benim zihnimde de aynı farklı ihtimalli paralel evrenler olabileceği olur.

Ama şu konuda haklısın, bunun sonucunda paralel evren fikrini kabul etmemem gerekiyor. Ama sırf bu fikri kabul etmeyen bir düşünce tarzına sahip olmam bu konudaki fikrimi kendi kendine geçersiz kılmaz ki.

önce paralel evrenler kuramını bir gözden geçirmeni tavsiye ederim. nelerin çöküyor bilmiyorum ama, kapalı zihinle daha fazlasını zaten öğrenemezsin. senin "neden olmayacağı"nla yürümüyor bu işler.

@devilred: Saçma sapan tartışacaksan yürü git allasen ya, arkadaş sana sebep veriyorum ve sen gelmiş bana "neden olmasın?" diyorsun. Neden olacağını bir zahmet açıkla o zaman. Artistik yapmaya gerek yok gece gece. Bir de kapalı zihin filan demişsin, gözünü seveyim klişelerini de al git.

O kuramı da elbette gözden geçirdim, ayrıca senin gibi sözlükten gözden geçirmek yerine ciddi bir şekilde gözden geçirdim. Şu anda da cidden hiç ikili tartışmaya girecek halim yok biliyor musun? Soru "paralel evrenler var mı?" ya da "biri bana ekşisözlük paralel evren başlığını verebilir mi?" değil. Basitçe paralel bir evrende neden şu an farklı bir olay yaşanacağı ihtimalinin kabul edildiğini soruyorum.

Benim "neden olmayacak"larımla yürümüyor da senin "neden olmasın?"larınla mı yürüyor? Şaka gibi ya arkadaş. Gören de evrenin sırlarını tek tek anlattı da kabul etmedim sanır. "Zihni kapalı" demiş. Peki.

@yarın boş musun: Kapalı sistem değil dedin ama neden kapalı değiller onu belirtmedin

soruyu falan bosverdim onu bunu geç de bunlari düşünebilen beyin yoran kafasi ihtimallere acik bu kadar adam oldugunu gordum huzurlu uyuyabilirim sagolun la var olun

yazdıklarından anlaşılan şey senin paralel evren kavramından zerre bir şey anlamadığın ve sonsuzluk fikrini idrak etmede zorlandığın. yani büyük bir hata falan yok ortada.

He bir de "ya sen anlamamışsın ki"ci aynştaynlar neyini anlamadığımı söylerse ne güzel olur. Ya da neyini anlamadığımı bırakıp insan gibi sorduğuma cevap vermeyi deneyebilirler.

Basit bir şey soruyorum ya, her şeyin aynı olduğu başka bir evrende neden bir anda kırılma yaşansın?

Tamam işte konuyla ilgili görüşünüz gayet açık, aşağıdaki paragrafta anlatayım bunu ama önce şunu belirteyim, bir kurgudan bahsediyoruz, bir hayalden, bir kuramdan. Bunun için "bence vardır" ya da "bence yoktur" demek çok büyük cahillik olur ve ne yazık ki konunun mantığını anlatmak için çabalayabileceğim daha farklı cümlem kalmadı. Şimdi burada "tanrı yoktur" demem ne kadar saçma ise "paralel evren vardır" demem de o kadar saçmadır, aynı şekilde tersi durum da geçerli.

Ve cevaben; evet, sadece "ihtimal" olduğu için dallanıyor ve yine evet, sadece zihnimizde oluyor. Bunlar da görüldüğü gibi sadece konuyu tartışan kişinin "zihninde" olduğu için bahsi geçen kişinin tahayyülüyle sınırlı oluyor. Bu yüzden hala tartışıyor olmamıza rağmen ateşe körükle gidiyor ve bir kez daha paralel evren tanımına dönüyorum, paralel evren kuramına göre zihninizdeki diğer paralel evrendeki sizin zihninde de sadece o evrenin var olabileceği görüşü yatıyor.

@yarın boş musun:

Peki, diyelim ki var. Ben buradayım, benden sonsuz tane de öbürlerinde var. Hani benim hayal gücüm de olsa hepsi tam şu ana kadar aynı ya? Peki. Ben ne hayal edersem edeyim onlar da onu hayal edecek. Ama tek bir sorun var, ben hayal etmeden önce onlar yoklar. Demek istediğin bu, değil mi? Yani benim hayal ettiğim evrenlerde tam da benim hayal ettiğimi hayal eden benler olacak. Ben hayal ettiğim evreni mi yaratmış oldum yoksa hayal ettiğimi hayal eden benim olduğum evrenleri mi? Dediğine göre ikisini de.

Açıkçası benim ilgilendiğim bu değil ya, zaten sen "hayal ettiğin için" de demiyorsun. O başka bir şey. Ama yine de sonsuz sayıda evrende sonsuz sayıda ben aynı ihtimaller üzerinde duracağız. Bu benimki de dahil olmak üzere sonsuz çeşitte ve her çeşitten sonsuz sayıda evren mi yaratır diyorsun?

Gerçi benim bildiğim kadarıyla o evrenleri yaratan ben değilim, sadece sonsuz sayıda her an sonsuz çeşitte oluşmaya devam ediyorlar. E ortada bunun için hiçbir sebep görmediğim için galiba olay dediğin gibi sadece kurama inanıp inanmamada bitiyor. Neyse, ben yatayım.

Evet evet kesinlikle doğru, en azından anlatmaya çalıştığım şeyin gayet net anlaşıldığı aşikar. Şimdi eğer "tanrı mı insanı yarattı yoksa insan mı tanrıyı yarattı" şeklinde bir soru düşünürsek olay daha net canlanabilir gözümüzde. Neden? Çünkü çocukluğumuzdan beri bize öğretilen bir "tanrının varlığı" konusu var. Bunu o kadar çok duyduk ve o kadar değişik inanış biçimleri gördük ki aslında en az paralel evren kuramı kadar realistik olan bir yaratan varlığı bize mantıklı geldi. Yeni doğan bir bebek yaradılış üzerinde en ufak bir bilgi verilmeden 30 yıl boyunca dünyadan izole yaşatılırsa ve bu bireye 30 yaşındayken tanrı fikri anlatılırsa vereceği tepki, soracağı sorular ve inanmaya yaklaşması bizim paralel evren kuramına bakış açımızdan farklı olmayacaktır. Soyut kavramlar üzerinden tartışmanın en can sıkıcı yönü bu ne yazık ki.

İkinci kısıma cevap, evet, kuramın mantığını düşünürsek daha önce de söylediğim gibi sonsuz tane sen var ve şu anda hepsi senin de içinde bulunduğun sonsuz tane evren canlandırıyor zihninde.

Bak yataktan geldim, aklıma başka bir şey geldi.

Bu zamanın her an sonsuz ihtimalde bölünme olayı. Bu benim aysti yerine kola içmeye karar vermem durumunda çok mantıksız oluyor. Ama kuantum düzeyinde kararsızlık halinde bölünme olsa sadece eyvallah derim. Şu kedi olayındaki gibi. Ama benim kararımı farklı anlamda kullanmam için hiçbir neden yok, değil mi?

Eğer kuantum seviyesindeki kararsızlıklar ya da o gözlemlenemeyen durumlar benim aysti veya kola alma kararımı da belirsiz bir duruma sokuyorsa o zaman işler değişir işte. Ama böyle bir şey okumamıştım hiç.

Şimdi tekrara çok fazla düştüğümü hissediyorum ama bunun bir kuram olduğunu tekrar söylemek istiyorum. Her cümleme "bu kurama göre", "paralel evrenin mantığına göre" diye başlama gayretim bundandır. Sözkonusu olan hem kuantum seviyesindeki kararsızlıklar hem de değil, şöyle ki, düşünce kapasitemiz materyalden çıkmamıza maalesef yetmiyor. Kurama göre diye başlıyorum tekrar, yaşadığımız evren ve biz yokuz, tüm yaşadıklarımız bir sanrıdan ibaret, madde yok, vücut yok, bir bütünün içerisindeki bilinç tanelerinden ibaretiz. Matrix gibi, bir de Jim Carrey'in bir filmi vardı galiba, o gibi filmlerde de buna değinilmiş. Bu mantıkla bizim varlığımız ne kadar gerçekse paralel evrenlerin varlığı da o kadar gerçek oluyor. Kuantum düzeyinde kararsızlıklardan kastınız bu durumda anlam kazanıyor. Yani kurama göre evet bizi yok olarak kabul edebilir ve bütüne bağlı -ki kendisini evren olarak tanımlarız- parçalar, bütünün kendi içerisinde oluşturduğu sanal benlikler olarak varız. Bu "bütün" diye kastettiğim şey de zaten filmde "matrix" olarak anlatılmış, tek bir merkeze işaret eder. Bu yüzden richard bach'in kitabının adı "bir" dir ve bu yüzden kurama göre paralel evrenler sonsuzdur ve aynı mantığı daha anlaşılabilir hale getirirsek bu "bir" kimi yerde "matrix", kimi yerde "yaşam ağacı", kimi yerde "doğa ana" kimi yerde de "allah" olarak karşımıza çıkar.

anlasilabilir olsun, izleyen en anlayamayacak bir insan bile anlasin diye.

idm'nin seçeneklerinde indirmeleri yakala kısmından o tarayıcının tikini kaldırabilirsin.

yeni clio tuttu hocu.

genelde kalecilerde tutar o. neuer için yeni oliver kahn desek yanlış olmaz mesela.

ayrıca messi'ye yeni meradona gözüyle bakarsak eğer, tutmakla kalmadı anasını bile ağlattı.

tutan var tutmayan var.

messi yeni maradona'ydı işte başlarda? direk messi olarak çıkmadı adam maradona'nın halefi olarak tanıtıldı hep.

ikinci yeni

tower defense online olarak nasıl oluyor? aynı haritada birkaç kişi hepimiz ayrı kule dikerek mi oynuyoruz? hiç görmedim ondan. single olarak oynanabilecek bir sürü var tabi de coop olarak oynanan benim bildiğim biraz değişik tarzıyla orcs must die 2 var.

dungeon defenders da online tower defense oyunudur. güzel baya sarıyor hem.

@ritu, mesela element td'de, gelen kreepleri ilk bitirene göre 2. kreep dalgası geliyordu.

işte biri 10. saniyede tüm kreepleri kestiyse, 15. saniyede gelmeye başlıyordu 2. dalga vs. bu da daha yavaş olanları zorluyordu.

@coyote league of legends ne alaka yav?
o dota çakması bir oyun değil mi, ben tower defense arıyorum

alakası yok. normal bi durum o. kulaklık dediği kasanın önündeki ses çıkışını falan kastediyo. ses net gelmiyorsa başka bi problem vardır. driver kaynaklı olabilir. ses ayarlarında kısıklık falan olabilir.

lie to me vücut diliyle ilgili baya şey öğretiyor.

"düşündürecek dizi", "kıvılcım çaktırıcı dizi", "sorgulatıcı" olarak da black mirror derim başka bir şey demem. izlediğim en çarpıcı dizidir.

the mentalist az çok sherlock benzeri bir dizi ona bakabilirsin. veya suits' de olabilir. hatta house of cards politik arenada ne gibi dolapların döndüğünü görmek açısından faydalı. zaten bilindik şeyler gerçi ama yine de güzel dizi.

house of cards, tek geçerim.

edit: 11 sn :/

the big bang theory - hem güldürür hem öğretir
oz - hapishane hayatını öğretiyor
the sopranos - mafya hayatı
the wire - uyuşturucu dünyası

Black mirror izle. Dusunmekten beynin patlayacak

dönem dizileri izleyebilirsin.

the americans, boardwalk empire, downton abbey bunların başını çeker. dönemlerini çok güzel anlatıyor bence bunlar.

zamanında burada benzer bir soru ile gelmiştim, algıyı da kuvvetlendireyim diyorsan:
www.eksiduyuru.com
sonuçta beyin de tahrip oldukça gelişebilen bir organımız.

six feet under

the wire +1
orphan black - klonlama, biyoetik gibi konularda düşündürücüdür, süperdir.
generation kill - ırak savaşı hakkında gerçek olaylardan uyarlanmış bir dizi.
state of play - politik gerilim gibi, gazeteciler ekseninde dönen bir dizi.
orange is the new black - hapishanede geçiyor ama kadın koğuşunda. hapishane hayatını anlatmasının yanında çok geniş bir skalada kadın karakterler (hatta bir trans kadın) barındırıyor.

Breaking bad ile kimyager olabilirsin :P

ses driver' larını ve directx' i tekrar kurmayı deneyebilirsin.

sözlükte gg olayı net değil. yazdığın kişiye göre değişiyor. mesela tayyip gibiler hakkında neredeyse en küçük olumsuz bir ifade bile gg olabiliyorken daha önemsiz, ünsüz kişilere direk küfür etmediğin sürece istediğin gibi giydirebiliyorsun. herkese eşit işleyen net bi kuralı yok malesef.

o zaman şu şekilde sorayım, bu şekilde bir entry girildiğinde "ahmet mahmut" adlı kişi yazana dava açarsa sonuç elde edebilir mi?

normalde edemez tabi ki ama aynen sözlükte olduğu gibi yargı sistemimiz de kişiden kişiye değiştiği için belli olmaz. basit bi şiir okuduğu için hapis yatan adam var. mantıklı bi yorum yapamıyosun ki bunun üzerine.

gg olarak oylayabilirler, ben mesela senaristler için "dizinin içine ettiler" yazmıştım, gg diye silindi :D

"dizinin icine ettiler" demek net olarak gg'dir.
fakat duyuruda ornekte verilen cumle asla gg degildir.

çok kötü olmuş.

gayet hoş. Bmw'nin yaptığı bütün seriler 1 3 5 6 7 farketmez hepsi gayet başarılı fakat şu afedersin amele gibi i ve 1 serisini dışlayıp 3 , 5 ve diğer serisi fanboylarından kurtulsak ne güzel olacak. Yenilikci olmak lazım

bmw fanboy olmuş birinden güzide tavsiyeler. yenilikçi olunur, konsept araçlara bakıyoruz, gelecek arabası diye yaptıklarına bakıyor, beğeniyoruz. tamam da bu araç yarın bir gün yolda olacak bir araba.

bmw ne yapsa yerim demek yenilikçilik değil.

ben beğendim gayet. çıksa ve enerji dolum istasyonları az bi yaygınlaşsa alırım hani o kadar.

Tasarımcısın sanırım?! bmw ne yapsa yerim demek yenilikcilik değildir doğrudur fanboy değilim fakat aracın nasıl olmasını bekliyordun? Elektrikli olduğu için kücük motor hacmine ancak böyle bir kasa yakışabilir.

sanıyorum ki özellikleri ile fark yaratacak hybrid bir araba, zaten şehir içi mobilitede çığır açacak diyor.

tipi çok kötü değil, fakat sanıyorum bmw tasarımcıları bu aracın bu renklerle dikkat çekmesini istiyor.

ha şimdi bu araç 10 liraya 100 km yaparsa kimsede tipine bakmaz, doblolarla dolu bir dünyada bence modeli güzel. hele hele satışa sunulacak normal renklerde olunca, sırıtmayacaktır.

benim aşırı hoşuma gitti tipi nedense. bilimkurgu filminden fırlamış gibi duruyor. gayet şık bence.

bu arabayi fabrikada incelemistim ben, o zaman daha bi prototip modundaydi, sonradan su gercek modelini cikardilar, ki o zaman fabrika testlerine yeni yeni geciyordu,

ilk test araclarindan biri,

www.google.at

www.google.at

testin gecen ve onaylanip sizmis kisimlari
www.google.at

bunlar bitince yavas yavas o sansürlenen stickerli kisimlar aciliyor.

ilk test araci cok daha basarisizdi. arkasi degisti sonradan.

ben sahsen i3 ün stratejisini begendim ama stil olarak basarisiz, i8 cok basarili olucak gibi geliyo bana.

cliomsu olmus i3.

tasarımcı değilim. mesela mercedes'in eski a serisini de hiç beğenmezdim. sadece estetik üzerinden gidiyorum. ve estetik de öznel bir alan.

yenilikçi kişiliğe, ancak böyle bir şey yakışırdı da yakışmadı bence, daha yeni neler çıkacak..

ayrıca elektrikli araçlar keşke yaygınlaşsa, onla ilgili bir sorun yok.


ben sadece dış tasarımını zayıf buldum. önü ticari araç gibi olmuş, fiat fiorino'ya benziyor hatta. bagaj kapağının cam olması çok estetik olmuş bence. arka koltuk hizası olmamış, aracın içi de güzel ama bence biraz daha geliştirilmesi gerekiyor. çok tutacak bir tasarım değil.

4 serisini bekliyoruz almak için gençler bunlara kafa yormayın. değişik olmuş bunu da alan çıkar muhakkak

4 serisi de vergi kurbani oldu. Yoksa nerdeyse bir cla satışı olurdu.

4 serisi 200000 220000 tl arası olacak. Fiyat alanlar olmuş.

Bence bu sene 1.6 motorlu 5 serisi çok satcak gibi.

www.bmw.com.tr

Fiyati aciklanmis. 1.6 motor e ve 5 satacak bence de çokça.

Bir bmw aşığı olarak olmamış diyorum. Tabiki çevreci araçlar daha minimal daha değişik yapılarda olucak ama bmw'nin yıllardır bozmadığı agresif çizgileri vardır tüm modellerde. Bu o çizgilere hiç uymuyor daha çok sevimli, alçak gönüllü bir tasarım bu :) . Bence compact kasalarda bir revizyona gidip onlar üzerinde çevreci araç tasarımlarını uygulamaları daha iyi olabilirdi.

shadowrun ın 2013 remake ini oyna. 750 mb falandı zaten

singularity
call of juarez bound in blood

ayrıca gamepad varsa darksiders 2 ve x-men origins wolverine.

caesar III

Amnesia the dark descent

hotline miami
the walking dead

mirrors edge.hakettiği değeri gördü internet ortamından ama aynısını satış olarak gerçekleştiremediler.hayatımda oynadığım en zevkli oyunlardan.

ayrıca limbo.

tropico 4 (politik simcity gibi)

witcher 2 (bunu açmayabilir bi dene)

bilgisayar donanım parçalarını eğer tanıdık birinden almıyorsan 2. el almak çok riskli bence. hele de istanbul2 da yazıcıoğlu civarındakilerden alıyosan. tamir görmüş bozulmaya meyilli ürünler olabiliyor. sağlam diye alıyosun 2 gün sonra patlıyor, elinde kalıyor. imkanın varsa sıfır almay çalış pc parçalarını bence.

ayrıca herkes anakart şöyle önemlidir böyle önemlidir zart zurt diye sayıklayabilir ama ben sıfır anakarta max 200-250 liradan fazla verilmesinin ultra gereksiz olduğunu düşünüyorum. overclock yapcam diye ona vereceğin paraya bir üst model ekran kartı alırsın daha çok performans verir.

yok usta alınmaz. 3-4 ay sonra al ya da bir alt modelini al sıfır al.

blur split screen oynanabiliyor, yanlış hatırlamıyorsam.

blur, splint second.

dexter iyidir izle, boşver nasıl göründüğünü. bi de house' u da izleyebilirsin izlemediysen.

Lie To Me, Sherlock, House

önyargıyı bırakıp dexter'ı izlemelisin bence. onun dışında; sherlock, dead like me, downton abbey, american horror story, the lost room, it's always sunny in philadelphia, buffy the vampire slayer.

Yalnız vampirli kurtlu şeyler söylemezsek, onlara karşı yıkılmaz bir önyargım var. Hayatta izlemem yani. Neyse, şimdilik Fringe ya da Dexter gibi. Şerlok'u bitsin de öyle izleyeyim diye bekliyorum.

dexter'ı ve house'u izleme, zaman kaybı.

bunları izle;
prison break
lost
suits
sherlock
the wire
house of cards
shameless
black mirror
revolution
six feet under
arrow
two and a half man(sadece charlie sheen'in olduğu sezonları izle)


edit.
sayın feykalade, sezonların çoğunu(5-6) izlemiş biri olarak yazdım ve gayet ciddiyim bu konuda. zaten 5-6 sezonda bir cacık göremediğim için bıraktım ikisini de. izlenen sezonlara acıdım. tek karakterle götürülecek işler değil bunlar. bir dizi yapıyorsan o dizide en az 2 tane parlayan karakter olacak(biri ana karakter diğer(ler)i yan karakter) ki diziyi bir kişi tek başına üstlenmesin.

mesela;
prison break(scofield, sucre, burrows)
suits (harvey, michael)
lost (jack, kate, sayid ve niceleri)

gibi gibi...

buffy vampire slayer supernatural'ın atası gibi kült bir dizidir, ben de bu tür dizileri sevmezdim ama bvs izlediğim en sürükleyici dizi diyebilirim bu kadar önyargılı olma bence.
dexter ve house izleme diyen arkadaşa da kulak asma ikisi de sana birşeyler katacak nitelikte diziler, arkadaş muhtemelen bir iki bölüm izleyip bırakmıştır.

gerilim seviyosan bates motel izle kesinlikle
hızlı ve heyecanlı senaryo olarak arrow
zombiler falan diyosan walking dead
aşk şehvet tarih entrika the white queen
ortaçağ savaş tarih istersen vikingleri anlatan vikings dizisi
konu değişik ama işlenişi çok saçma olan, ama yinede izlerim dersen revolution

bu söylediğim dizilerin hepsi devam etmekte bazıları sezon arasındalar

six feet under ve the sopranos'u henüz izlemediysen geri kalanıyla hiç vakit kaybetme derim.
herkesin zevki farklıdır tabii ama televizyon dünyasında six feet under'dan daha iyi bir yapım izlemedim.

izlememiş olman çok düşük ihtimal ama o yazdıkların arasında yok diye söylüyorum: (bkz: the departed)

(bkz: gangster squad)

bi de bu var : (bkz: Lucky Number Slevin)

izlememistim ritu, iyi oldu bi bakayim :)

edit: lucky number slevin daha ilgi cekici duruyor ona dalmak lazim. tesekkurler

orjinal ismini bilmiyorum ama aradığın tarzın en iyi örneğidir; bir dilim suç. daniel craig oynuyor

the boondock saints.
rocco'ya selam olsun...

-spoiler-

www.youtube.com
www.youtube.com

-spoiler-

oluyor ama direk takınca görmüyor. yardımcı ek programlar vasıtasıyla tanıtılıyor bilgisayara. teferruatlı bi iş.

aygıtın üzerinde pc vs. tarzı bir şey yazıyorsa oluyor. ikisine de uyumlu olması gerekiyor yani joystiğin.

o alette işine yarayacak bir performans artışı elde edemezsin. boşa masraf olur. idare ediyosa et, olmuyorsa komple yeni bi sistem kur bence.

işlemcin p4 3.0ghz sanırım, anakartının desteklediği maksimum işlemci de p4 3.8 ghz, şurda liste var. Ama @ritu'nun da deiği gibi eski bir sistem, parça da bulamazsın şimdi almak istesen de en fazla ssd harddisk takarsın ama o da ne kadar performans arttırır meçhul.
support.asus.com

anakartı ve işlemciyi değiştirsem yeter gibi geliyo ddr ramleri ve sata hdd ile ekran kartımı takabileceğim anakartlara en fazla hangi işlemciler oluyo bi tutun elimden para yok idarede etmiyo beni makine :)

anakartı değiştirsen bu sefer ramler anakarta uyumsuz olacak. şimdi alacağın anakartlar minumum ddr2 667/800 destekler. yani rami de değiştirmen gerekecek. Nerden baksan zor o iş.

(bkz: the elder scrolls v skyrim)
(bkz: kingdoms of amalur reckoning)

thecrims.com

silent hill : www.imdb.com

tam resident evil gibi değil ama pandorum'u izleyin derim.
bir de şunlar aklıma geliyor:

30 days of night 1
underworld serisi
riddick serisi (şiddetle tavsiye ederim)
alien serisi

www.google.com.tr

bu olabilir.

budur : www.amazon.com

şu an internetten sipariş veremem, nereler satar bu infamous collection'ı? d&r falan satıyor mudur ki?

bu tip colleciton paketleri daha az sayıda dağıtıldığı için bulunması daha zor oluyor diğerlerine göre. onun için d&r larda olabilir de olmayabilir de bakmak lazım.

gittigidiyor.com dan alabilirsin

güvenilirdir, fakat d&rda falan zor

urun.gittigidiyor.com

buyur burdan 10000 kere alışveriş yaptım

identity

genel olcak ama mindfuck diye kategorilendirilen filmler.

identity izlendi :)

The prestige, inception falan. Cok var.

Kostebek var bide orjinal adini unuttum.

kostebek dedigin the departed galiba. evet aklimda o da izlicem, digerleri de izlendi.

guguk kuşu

the man from earh

(bkz: twelve monkeys)

izlemişsinizdir;
www.imdb.com

jacob's ladder

scorsese'den devam et.

iso olarak daemon tools gibi bi programla sanal sürücüye tak. ordan cd kopyalama yap.

iso olarak kalıba yazdır diyerek yardırıyoruz.

1920*1080 çözünürlükte 100 hz ve üzeri görüntü almak ekran kartı ile alakalı bir durum değil. uygun monitörün veya tv' in varsa her ekran kartıyla alırsın onu. kastettiğin şey oyunsa tabiki kartlar arası performans farkı olur.

ritu vs asas'ın da dediği gibi dediğin değerler yeni bir ekran kartı alacaksan çok da işe yaramaz malesef karar vermende. intelin dahili mobil ekran kartlarıyla da alınır, en iyisi ekran kartının kullanım amacını örneklerle anlatman yardımcı olabilmemiz için

sorun şu, geforce 9800 gt ekran kartım var , 47 inç 400 hz destekleyen ekrana(tv ye) bağlı olarak kullanıyorum. pc den 1920*1080 de 60 hz in üzerinde görüntü alamıyorum, ekran kartını değiştirerek sorunu aşabileceğimi düşündüm, başka bir önerin var mıdır? pc üzerinden film seyrederken veya oyun oynarken görüntü kalitesini yükseltmek amacı ile böyle bir şey yapmayı düşündüm. alabilmemin bir yolunu biliyorsanız ne yapmam gerekiyor? yardımınızı bekliyorum.;)

evet o konu biraz sıkıntılı. fenerle beşiktaş elenip ondan sonra men edilirlerse bursa falan benim hakkımdı diyip dava falan açabilir sağa sola. olayı fazla karıştırmamak için bu saatten sonra ban olmaz gibime geliyor benim. enteresan günler bekliyor bizi.

yürütmeyi durdurma kararı aldılar. yani fenerbahçe de beşiktaş da şuan hiç ceza almamış gibi muamele görüyorlar.

farzedin ki, uefa cezaları tam grup kuraları çekilmeden 2 gün önce veriyor. haziranda temmuzda hiç karar almamış gibi düşünün.

ceza ilk kez o an verilecek. ve o andan sonra takımların durumu neyse ona göre telafi yapılacak.

uefa resmen sicit batirdi, cas da sivadi bence.

sadece bizde karismayacak ortalik, fener kuraya katilacagi icin paok seri basi olamiyor, simdi paok guclu rakiple karsilasacak, elenirse bir de ustune fener ihrac edilirse paok sormazmi uefaya ben seri basi olsam elenmeyecektim diye. bence bundan sonra uefayi zor gunler bekliyor.

@melancholia evet windows 8 benim de. uzun süredir kullanıyorum ama neden 2 gündür sorun oldu ki?

selamlar,

laptoplarda 2 ekran kartı oluyor. enerji tasarrufu için oyun oynamadığın zaman dandik tümleşik ekran kartı kullanılır. oyun açtığın zaman ise diğeri devreye girer. Bunda bir sıkıntı olabilir.

ayarlarını kontrol et derim.söz konusu ayarlara da eğer nvida kullanıyorsan nvidia denetim masasından ulaşabilirsin

w8.1 e geçmeyi beklemen gerekecek. ya da w7 ye geçiş yap

ekran kartı ayarlarına baktım, hatta hem oyunlarda hem de nvidia cp'den ayarları yüksek performans'a çektim ama hala aynı. cevaplardan anladığım kadarıyla sorun windows 8? yine de aylardır sorunsuz giderken aniden bozulması mantıksız geldi.

aletin güç ayarları ile alakası olabilir. laptop' lar normalde fişe takılı değilken daha düşük performasnta çalışırya senin win 8' de kafasına göre aleti tasarruf moduna alıp performansı düşürüyor olabilir.

sorun güç ayarlarındanmış ritu vs asas çözdü olayı. sizin yüzünüzden format atacaktım len windows 8 windows 8 diye diye.

onu bunu bilmem the last of us 'ı mutlaka oyna

co-op resident evil falan olabilir?

Last of us'a tek basima oldugum zaman kesinlikle baslicam zaten. simdi alirsam diger gencolar sulanir tatsizlik cikar :)

resident evil'i da 2 kisilik diye eledik ama 4 kisilik bulamazsak bu tarzda mecburek tekrar bunlara donus yapicaz heralde tesekkur ederim.

bu aralar oynadığım 3 kişilik coop hack&slash: The Lord of the Rings: War in the North. oyun genelde düşük puanlar almış ama gayet de oynatıyor kendini. özellikle coop olarak zevkli.

4 kişilik istiyosan ratchet & clank all 4 one var.

twisted metal coop ve multi epey eğlenceli bence.

fight night

tum cevap veren arkadaslara tesekkur ediyorum. hepsini yakin incelemeye aldik :)

Yuzuklerin efendisi hastasi bir insan olarak gencolara onu aldirttim bu arada merak eden varsa. itemlari olsun skilleri olsun baya detayli guzel yapmislar oyunu ama tek sikintisi split screen o baya moralimizi bozdu ama cok sevdik yine de tesekkur ediyorum tavsiye icin. :)

oyun mağazalarında falan var ya oblivion' u falan görüyorum arada. d&r' ın veya aral'ın sitesinde yok mu?

hayır, yok. iki yıldır düzenli kontrol ediyorum. ne mağazalarda var ne de sitelerinde. sorduğumda da "dağıtımı durmuş" diyorlar.

hangi şehirdesin bilmiyorum ama istanbul' daysan bulursun her türlü. bir sürü oyun satan yer var çünkü. mesela paladium avm' de bi oyun dükkanı vardı. orda oluyor baya eski oyunlar bile.

Ankara'dayım ve d&r ve aral (zaten bunlar d&r'a veriyor) dışında hiç oyun satan bir yer veya oyun dağıtım şirketi görmedim.

Başgan obli zaten 2006 oyunu değilmiydi ya? Tabi durmuştur. Yurt dışından bakmayı denedin mi peki?

Abi 1990'ların oyunları hala dağıtılıyor, oblivion niye duruyor yahu? Yurtdışında fiyatlar daha pahalı nasıl oluyorsa, hem kargosu da var.

beyazitta, tahtakalede bir oyun satan yer var. tam yerini bulamadim da, tahtakalede az ilerleyin, monopoly alcam diye sorun, size orayi tarif ederler.

orda vardir %99.

ggittigidiyor'a falan baktın mı?
İnternet mağazalarını araştırsan bir de?

edersin tabi. oyunlar kısmında kaydedilen oyun verileri mi ne öyle bi klasör var oraya atıyor.

Bazi oyunlar profil açınca kaydediyor. Profil açmak icinse login olmak gerekiyor. Offline profil açmayı dene olmadı.

devam ediyor ki dizi. daha kitaplarının bile yazılması bitmedi.

(bkz: game of thrones/@gec)

sizin için tek çare "bizim evin halleri" ya da "ayrılsak da beraberiz"e bağlanmak. biri 800 küsür diğeri 400 küsür bölüm olacaktı. onun dışında tüm diziler zamansız bitiyor. house mesela 8 sezoncuk çekildi. bitiverdi canım dizi pat diye. genelde 8 sezonda bitiyor ecnebi dizileri sonradan başka kanallara satması kolay oluyormuş. 8 sezonluk diziler üstüste tekrar olarak gösterince tam bir döneme denk geliyormuş. kanallara kolaylık oluyormuş galiba. öyle biliyorum. tam da bilmiyorum aslında yazarken farkettim silmeye üşendim.

iyi güzel de çok mıy mıy mıy diye giden bi dizi. ben daha fazla dayanamayıp bıraktım valla. her bölümün yarısından çoğu salak salak karakterlerle muhabbetlerle geçiyor. o tarz bi dizi istiyosan rome' u öneririm. game of thrones' u havada karada bafiler.

bağlanmak istemiyorsan rome izle. sadece iki sezon sürüyor.

spartacus'den de game of thrones'dan da iyidir.

(bkz: rome/@gec )

spartacus çok çok beğendiğim bir diziydi. sürekli ekşın olduğu için sanırım. olaylar yavaş ilerliyorsa bana göre değil demektir got.

o zaman rome izleyeyim.

vikings'e de bi bak istersen.

Başlama ben izlerken saçlarım beyazladı senede 10 bölüm ve nerede ise 1.5 sene ara her sezonda. Gerenk yok

Spartacus izlemedim ama onun seyircileri genellikle burda hiçbir şey olmuyor yavaş gidiyor diye delleniyor, onu bilerek başla. Daha doğrusu savaş falan pek yok sezonda bir olur diplomasi daha çok bu.

Yardır half life'a.

"ilerlemeli oyun" tanımlamasını duymayalı rahar bi 10 yıl olmuştu. güzel nostalji yaşattın akşam akşam sağol.

(bkz: candy crush saga)

aradığın oyun magrunner.

painkiller: heaven's got a hitman
crysis 2

rayman origins

Sonic Generations

gta4 steamde 5 dolara indi son 5 saat

Mac için oyun aradığımı söylemiştim. Mac uyumlu güzel bir tavsiye gelmedi. Eyvallah yine de.

Belgelere ya da oyunun kendi içinde ki klasörlerde diye hatırlıyorum.
O değil de güzel oyun harbi :)

answers.yahoo.com

o 2 tb kendi kendi harddiski değildir. yanında harici olarak veriyordur. xbox' ın harddiski değişmiyor çünkü bildiğim kadarıyla. bence fazla fiyat. gerek yok o kadar harddiske falan. oyun işini de kendin halledersin zaten. arkadaş muhtemelen yeni nesil konsol parasını şimdiden çıkarmayı amaçlamış.

bence cok. sahsen yeni xbox veya ps4 bekler 1300 lira civari verip alirdim. tahminim o seviyede olur fiyati.

xbox ve 2 kol eğer slimse 400 falan eder , 2 tb harddisk de 200 falan etse 600 hadi 700 den ilan açılabilir. yeni nesil xbox falan çıkacakken 900 lira niye versin ki insan ...

ancak bu devirde 20mb adsl hatta fiber internet her evde herkes kendi istedigi oyunu indirebilcek durumda , harddisk tercih sebebi olmaz bence.. Onu geç korsan oyunlar 10 lira..

tam olarak ne istiyorsun hacı?

heavy rain'i beğeniyorum çünkü interaktif bir film gibi. oyuncuya bir çok konuda seçme şansı tanıyor ancak aynı zamanda film havasındanda kopmuyor.

gibi mi?

Bioshock inanılmaz sevdiğim bir oyun. Oyunun senaryosu film gibi,bir yerde mesela ters köşe bir şey ortaya çıkıyor. Bunun yanında mekan ve çıkış fikri çok güzel. Narsist ırkçı bir adamın (bir nevi Hitler gibi) sular altında bir şehir kurması, daha sonra burada iç savaşvari bir durum oluşması söz konusu. Detaylara verilen önem de çok güzel, çevredeki yazılar vs. Oyun konusu olunca yazamadan duramadım Bioshock'u :)

Bende tam ne istediğini anlamadım?
Benim için sinematik oyun= Max Payne

assasin's creed tabi ki.

sinematografik platform oynu olarak limbo oynunu inceleyebilirsin.

uncharted serisinin surukleyiciligi cok guzel ve sinemaya yeni nesil "indiana jones" tarzi seklinde uyarlanabilir.

bioshock'un essiz atmosferi ve bircok karakter ozelligiyle de on plana cikiyor. bunun filmi gelecek zaten.

modern warfare'in yeri ayrıdır(özellikle COD4). başlangıcından bitimine film gibi anlatımı FPS ile çok güzel harmanlamaktadır.

blur'da "previously on blur" olayı çok hoşuma gitmişti, sanki bir diziyi bitirir gibiydi.

the ballad of gay tony çok güzeldi, özellikle bitimi klasik aksiyon filmi sahnesiydi.

sniper elite mermi sekansları ile beğeni toplamıştır(nişan al, ateş, çekil kenara izle, mis).

l.a. noire türünün gelişmesini, çoğalmasını dilediğim noir tarzı bir oyun.. yapımı uzun zamanlar almasıyla birlikte oyuncunun "değdi be!" demesini sağlayan bir oyun.. teknik, yapım ve işçilik yanının türkler tarafından öğrenilmesi halinde yeni jenerasyon görsel sanatçıların bir girişimde bulunmalarını dilerim şahsen..

heavy rain oynayamadım şu ana kadar, maksimum 10 dakika oyun görüntüsü izledim o kadar. o yüzden o konuda yorum yapamayacağım.

modern warfare serisini oynarken giriş, gelişme, sonuç bölümleriyle; antagonist karakter gelişimi olsun, protagonist karakterler arasındaki ilişkiler olsun, savaş psikolojisini oyuncuya yedirmesi olsun; baştan sona oyunu yaşatan, film gibi izlettiren bir oyun olarak hissettim.

bunun dışında; oyun ve karakterlerin hikayesi, filmleri aratmayan gta serisi var. gta 3, gta vice city ve gta san andreas aynı evrende geçen ve hikaye olarak birbirlerini tamamlayan oyunlar. üçünde de ana tema aynı (hapisten çıkan adamın şehirde saygınlık kazanması ve kendine kazık atan kişiyle oyunun sonunda hesaplaşması). sandbox teması yüzünden lineer bir oyun değil, bu yüzden de sabit bir film olduğunu söyleyemeyiz ancak gerek detaylı hikayesi, gerek sinematik sahneleriyle; gta oyunları bence aradığınız sinematik oyunlarda başı çekiyor.

-------

yeni aklıma geldi, onu da ekleyeyim. the walking dead'in oyunu var telltale games tarafından çıkarılan. shoote oyunu değil de point-and-click adventure tarzında. cut sahnelerinin çizgi romanları andıran öyküselliği ve oyundaki diyalogları oyuncunun belirlemesiyle oyunun farklı yönlere kayması da oyunun klasik bir macera oyunundan ayrılıp "acaba ne olacak" diye sizi düşündüren bir sinematikliğe doğru kaymasını sağlamış. zombi konseptini seven herkese; kurgusal bir zombi istilası sırasında hayatta kalan insanlar arasında yaşanan olayları anlatan bu oyunu oynamasını tavsiye ederim.

prince of persia'nın üçleme dışında olan oyunu. 2008'de çıkmıştı sanırım. elika diye natalie portman'a benzeyen bi kız vardı, onunla birlikte hareket ediyorduk.
sorularına gelince; oyunun en güzel yanı elika ile prince arasında geçen diyaloglar idi, ve bunlar en akrobatik hoplamalı zıplamalı adrenalin dolu aşamalardan tut, en sakin kısımlara ve hatta düşman ile dövüşülen bölümlere dek gidiyor. aralarında bir sıcaklık olduğunu hissedebiliyorsun, karakter özellikleri (prince, serseri ve alaycı; elika ise game of thrones'daki arya stark tipinde bir karaktere sahip) sırf bu diyalogları sevdiğim için oyunun oynanış özelliklerinin çok eksiği olduğu halde defalarca oynamıştım.
bu oyunla assassin's creed'in harmanlandığı bir video oyunu; sanırım zirve olur. yani prince of persia'nın o sürümünün masalsı yanı ile karakterler arasındaki diyalogları yönetebileceğimiz bir format, ve assasin's creed'deki gibi çevreyle etkileşimin had safhada olduğu bir evren.

l.a. noire çok sinematografik bir oyun, oyunun gidişatı çok hoş. konusuyla uyumlu. fakat üsteki bir yorum aksine bazen sıkılıyorsunuz. mesela o gazetelerdeki başlıkların hikayelerini izlememiz gereksiz bence. ha oyundan sıkılanlar için değişiklik oluyor olabilir ama tümüyle düşünürsek bu kadar sinematografik öğe de bunaltıyor.

sinemetografik oyun lazımsa mafia the city of lost heaven biçilmiş kaftandır. tam film gibi ilerliyor. 30'lu yııllarda geçiyor. normal bir vatandaş oyuna başlanıyor. arabaya mafyadan biri binincee işler değişiyor. önce aile için ufak tefek işler yapması, sonra aileye girişi, çeşitli eğitimler(araba kilidini açmak, silah vb.), ailede yükselme, ihanet... böyle bir film olsaydı oyunu böyle olurdu. bu oyunun filmi yapılsa çok başarılı olur.

oyunun ikincisini pek beğenmesem de ilk oyun benim için efsanedir.

bir de indigo prophecy var. diğer adı da fahrenheit. bu da film gibi. sorulacak soruları oyuncu seçiyor. verilen cevaplara göre oyunun gidişatı değişebiliyor. daha az ipucu ya da daha fazla ipucu öğrenilebiliyor. polisiye gerilim tarzında birşey olurdu. film olarak vardı sanki ama emin değilim.

www.youtube.com
Ne kadar uğraştıysam da kim yönetmiş bu cinematicleri bulamadım. Diablo bu konuda oldukça başarılı. Çekim senaryolarını kim yazıyor bilmiyorum ama epik bir anlatım mevcut iyi bir yönetmenin parmağı olduğu anlaşılıyor.

Abi bunu buraya 2 satırla nasıl yazalım, uzun uzun yazarım akşama falan, rezerve ediyorum editleyeceğim bu entrymi mutlaka bak

edit: ödev ne zamanaydı?

black ops ve Last of us, aklima ilk gelenlerden. Oynadim mi? Sadece black ops'u oynadim. Last of Us'in 20dk'lik sinematografisini izledim, hostu. Battlefield'in 'fishing in Baku' diye de oyle tarzda videosu vardi sanirim. Ama oyun cikti mi bilmiyorum. Bilgsyr dunyasindan uzak kaldim bayagi kusura bakmayin.

www.youtube.com

heavy rain'in yapımcısı quantic dream'in bir teknoloji demosu. oyun değil ama qd'in her hangi bir oyunun ara sahnesi olarak kabul edilebilir. film gibi oyun dememizin nedeni de bu tür sahnelerin oyuna çok güzel yedirilmesi.

heavy rain'in başlangıcında eşinizi ve çocuklarınızı beklerken evde istediğiniz gibi dolanabiliyorsunuz. isterseniz tv açıp izliyorsunuz, isterseniz elinizi yıkabiliyorsunuz vs. eşiniz geldiğinde sizden tabakları masaya yerleştirmeniz isteniyor. hızlıca yaptığınızda eşiniz "bey napıyorsun onlar çok kıymetli dikkatli ol" diyor. bu hareketleri çok efor harcatmayan bir kontrol mekaniğiyle yaptığınız için neredeyse film izler gibi oynuyorsunuz. dolayısı ile ara sahnelerle beraber bir bütün olarak film izlemiş gibi hissediyorsunuz. ama kontrolün sizde olduğunu bildiğiniz için heyecanı bir başka oluyor. özellikle aksiyon sahnelerinde.

başka bir yönü ise; oyun seçim şansı da verdiği için ne yöne gideceğine siz karar veriyorsunuz. bu da film izlerken "arkana bak katil geliyor laaan" diye bağırmak yerine oyunda arkanızı dönebiliyorsunuz :) kısaca interaktif film diyebiliriz.

oyun kavramının algısıyla alakalı. herkesin oyundan beklentisi farklı; örneğin arkadaşlarla iyi vakit geçirmek (dota, lol, cod...), boş vakitlerde stres atmak (küçük oyunlar, wii oyunları...), iyi bir hikayeyi yaşamak (half-life, ac serileri ve senin konun olan sinematografik oyunlar). seçenekler çoğaltılabilir. bana kalırsa keyifli olabiliyor ama içindeki "oyun" ögelerini silikleştirmemeli ama oyun olsun diye saçmalamamalı. mesela ilk olarak fahrenheit'ı denemiştim, başlarda gayet keyifliyken sonlarda tüm detaylar baştan savma gibi gelmişti. bu tarz oyunlarda dengeyi kurmak ve hatta yenilikler getirmek önemli oyunun başarısı için. kısaca bu kadar olabildi cevabım...

3TB oyun arşivim var. En sevdiğim iki oyun; Call of Duty: BlackOps ve Assassin's Creed 2. daha iyi hikayesi olan oyun görmedim.

sinematik oynanış ve hikaye anlatımı sadece oyuncunun elinden kontrolü alarak ve araya cutscene' ler veya qte' ler koyarak yapılmaz. bunu bu şekilde en abartılı biçimde yapan quantic dream firmasıdır fahrenheit ve heavy rain ile. ama bunun dozajını çok iyi ayarlarıp oynanışı geri plana itmeden harika bir şekide yapanlarda var. mesela uncharted serisi ve son olarak the last of us oyunları ile naughty dog buna en iyi örnek.

valve ise kontrolü oyuncunun elinden hiçbir şekilde almadan, normalde diğer bütün firmaların cutscene' ler sayesinde anlatabildiği şeyleri direk oyunun içine yedirme konusunda tam bir ustadır. half life ve portal oyunlarında bunu gördük.

genel olarak sinematik oynanışa karşı değilim. hatta oyunları çok daha etkileyici ve akılda kalıcı kıldığını düşünüyorum bu anlayışın. ama dozaj olarak heavy rain' deki kadar da abartılmaması gerektiğini düşünüyorum. yapılıyorsa last of us gibi yapılmalı.

bu işin kralları half-life 2, bioschock 1 ve Call Of Duty 4 - Modern Warfare'dir. Ek olarak aşağıdakiler de iyidir.
F.E.A.R
Bioshock2
Crysis
Hitman
Need For Speed Most Wanted

Fakat ben oyunları detaylı anlatma işini bize vermene biraz bozuk atıyorum. Senin bu saydığımız oyunları oynayıp kendi görüşlerin üzerinden yazını yazmalısın. Bu oyunları oynamadan anlatmak istediğimizi anlamazsın, anlama peşinde olmamalısın. Oyunları oynayıp kendi görüşlerini yazmanı öneririm.

"Uncharted 3: Drake's Deception" bu oyunu biri oynarken sen film izler gibi izleyebilirsin. o kadar basarili video gecisler vardi bolum aralarinda, bolum sirasinda vb.

bununla birlikte iyi bir turkce dublaji da vardir oyunun.


benim bu oyunu oynadigim zamanalrda evdeki annem ve babanim "hadi ac da izleyeyim" dedigini biliyorum.

sinemasal anlatım deyince benim aklıma tek bir oyun geliyor god of war serisi
oyunun kamera kullanımı ve senaryosu sayesinde kendini oyunda hissediyorsun.bu oyunla ilgili dikkatimi en çok çeken şey sen oynarken başkası eline kola-cips alıp izlemeye koyuluyor.bu birçok oyun için geçerli değil

birçok oyun sinematik geçişlere sahip bu nedenle de bu kategoriye girer ama daha detaylı değerlendirmelerini üşenmezsem bi ara yazarım. bu arada sözlükten entrylerine bakarsan orada da fikir belirtiyorlar bu konularla ilgili. işine yarayabilir.

Kimsenin bahsetmemiş olması üzücüdür ki sinema ve oyun denince akla Metal Gear Solid gelir. PSX'e çıkan ilk oyunundan beri belli bir kesim bu oyuna "oyun" denmesinden haz etmez. Hatta MGS4'te sinematik süresi, oynanış süresinden daha çok, kimse de bundan şikayetçi değildi. Halen de twitch.tv de story runları olur. Caster oynar ve izleyenlerin hepsi muhabbet eşliğinde izler. Ben bile başında kaç kere sabahlayıp tekrar seyrettiğimi hatırlamıyorum. Bıraksanız sabaha kadar övebilirim MGS'i bu konuda.

TL;DR oyun + sinema = MGS

Metal Gear Solid bu konsepte sahip ilk hatta en iyi oyunlardan biridir, hatta bu oyuna oyun değil film demek daha doğru olur. 5 saatlik bir MGS Serisinden bir oyununun yaklaşık olarak 3 saati Ara videolardan oluşuyor. Tezini Kojima reyiz üzerinden yazarsan AA garanti;)

Oyundan bahsetmek gerekirse Tüm MGS serisi birbirine bağlı bir bütünün parçalarını oluşturuyor, o yüzden hepsini oynayıp tezinde belirtmen daha mantıklı olacaktır.

team fortress 2 ve tüm karakterler için tek tek yaptıkları "mee the ..." videoları. süper. filmi bile çıkacak diyorlardı ama yalan oldu herhalde.

www.teamfortress.com

bunun için en doğru yer reddit'te gaming sub reddit ine başlık açmak, oradakiler muhtemelen aşmış yanıtlarıyla seni tatmin ederler.

(bkz: beyond two souls)

unutmuşum :) quantic dream'in yeni oyunu. tribeca film festivalinde bir ön gösterimi yapılmıştı. oyun-film ilişkisinin tepe noktası sanırım.

şurada da quantic dream'in kurucusu ve heavy rain, fahrenheit ve beyond two souls'un yaratıcısı david cage ile yapılmış bir röportajı okuyabilirsin.

www.merlininkazani.com

(bkz: the elder scrolls v skyrim)

Ortaçağ gibi eski konulara meraklı olanların kesinlikle oynaması gereken bir oyun. Konusuyla, grafikleriyle bence çok iyi yapılmış bir oyun. Game of Thrones dizinin bu oyundan esinlenerek yapıldığı söyleniyor.

Assassin's Creed. barmen desmond'ın tapınakçıların günümüzdeki uzantısı tarafından kaçırılması ve bir makine de dna yapısından genetik hafızasına girilerek atalarının yaşadıklarını görmesi sağlanmasıyla başlıyor. ilk oyunda Altair isimli haşhaşinlerin en yeteneklilerinden biri olan atasıyla başlıyor ve hz.süleyman'ın gizli hazinesinin yerini öğrenmeye çalışıyoruz. görevlerbir yerden sonra başa sarsada sanat yönetmenliği güzel, çevre etkileşimleri devrim niteliğinde, özellikle checkpoint olan yüksek noktalara çıkınca şehrin panaromik görüntüsü çok güzel.

asıl olay 2. oyun ile başlıyor ve rönesans İtalya'sında Altair'in soyundan ve Desmond'ın atalarından Ezio oluyoruz. Oyunda senaryo çok güzel ilerliyor. Ezio'nun ailesi haşhaşin tarikatine bağlı olduğu için tapınakçılar(papalığa kadar el atmış borgia ailesi dahil) tarafından idam ediliyor ve ezio da intikam yemini ediyor. zamanla leonardo da vinci en iyi arkadaşı, Machiavelli akıl hocası oluyor. yine aynı görsel güzellik devam ediyor. oyunun içindeki sinematikler haricinde oyunlarla ilgili live action kısa filmler mevcut ve uzun metraj filmi 2015te gelecek.

Last Of Us:
www.youtube.com

ve Beyond: Two Souls da var...

bu iki oyun bence direkt insanı daha fragmanlarından içine çeken oyunlar. bir kere aynı bir film sahnesi tasarlar gibi tasarlanmış, sinematik öğeler çok fazla, manzaralar, kameranın önünden uçan kuşlar, normalde oyun içinde pek bir özelliği olmayan ama sadece görsel estetiğe adanmış detaylar. Last Of Us özellikle de sanki sen görüntüyü bir kamera ile çekimliş gibi oynadığın şekilde yapılmış. fragmanda da görülüyor, kanlar lense sıçrayıp orda kalıyor, ya da lens flare efektleri çokça kullanılmış. bu da sinematografiye alışkın bünyeler için özellikle uygulanan bir şey bence. sanki çekilmiş bir film izliyormuşçasına zevk alınmasını hedefliyorlar.

sinematikten kastın sürekli belirli bir hikaye içinde olsun, öyle bir hikayesi olsun ki oynadıklarımıza senaryoya baka baka ilerisi hakkında da küçük küçük çıkarımlar yapabilelim diyorsan ikv'ye kesinlikle bak. 2006 yılında çıktı ilk piyasaya, mmorpg oyunu. öyle ki 2006 yılında hazırlanıp kenara konulmuş şeylerden bile yararlanıyorlar güncelleme yaparken. sitesindeki hikayeleri ve görev metinlerini detaylıca okuyup 2 sene önce kimsenin tahmin bile etmediği şeyleri 2-3 ay önceden söylemiştim. eğer istediğin buysa, kesinlikle bak ikv'ye.

edit: oyundan bahset demişsin. yaklaşık 50 yıl önce dünyaya bir meteor düşüyor, o anki iletişim koşullarını biliyorsun. kimsenin bırak dış dünyayı istanbul dışında hiçbir yerden haberi yok. yeraltında saklı kalmış türler, büyü ve bilimle ortaya çıkmış yeni ırklar, ve istanbulun bununla savaşmasını anlatıyor oyun. ama oyun 50lerde geçmiyor. sitesindeki hikayelere bakarsan 2000li yıllara kadar anlatıyor. biz oradan başlıyoruz. teknoloji de ona göre gelişmiş. mesela fotoğraf makinesini kimse görmemiş neredeyse. onu da bir görev metninde okumuştum, görevi aldığımız kişi karakterimize fotoğraf makinesi kullanmayı öğretiyordu. :)

oynanışı öbür mmorpg'lerden biraz farklı. grafikleri de. mesela ilk oynadığımız bölge, eminönü. lisede okulla istanbula gittiğimde serbest sürede herkes mısır çarşısını 1-2 kez turlarken ben gayet rahat bir şekilde her yere girip çıkmıştım. adım gibi bildiğim harita. :)

hikayesi gerçekten çok kompleks. eğer istersen mesaj da atabilirsin.

Star Wars serisi için KOTOR 1 ve KOTOR 2 demek istiyorum. C 64 zamanından beri oyun oynarım, senaryo olarak aklıma bu 2si geldi şimdi. Oyundaki diyaloglar ile senaryonun değişebildiği, her cümlenin oyuna etki ettiği bir senaryoyu adeta sen çiziyosun, yazıyosun. hikayede çok başarılı twistler var, heyecan var, cutsceneleri merakla bekliyosun falan..

aklıma gelirse başka oyunlar yazarım.

Sinematografi görüntüyle ilgilidir sanat yönetmenliğiyle karıştırılıyor. kameranın açıları, ışık, renkler, çekim ölçekleri vs. bu bakımdan mı değerlendirmemizi istiyorsunuz ?

Blizzard'ın herhangi bi oyununu oynayan birisi bul, senin ekmek yiyeceğin kişiler onlar. Efsane sinematikler yapıyorlar ve bazı görevleri sırf o sinematikleri izlemek, tekrar izlemek için yapıyoruz. Hatta blizzard film yapsa izlerim kafasındayız. (Ve evet, normal şartlarda böyle olayları sevmesem, hiç izlemeden geçmeye kassam bile bazı oyunlarda o introlar falan daha feyz veriyor oyunu oynarken)

100 lirayı geçmeyecek kart pek bi fark yaratmaz ki ama. ne için istiyosun? oyun için falan ise bi işe yaramaz 100 liralık kart.

onboard ekran kartını kullanıyorum şu an. 23 inch ekran ile normal kullandımda veya ps'ta tabletle çizim yaparken performans sorunları yaşayabiliyorum.

en azından paylaşımsız bir ekran kartının bunları çözeceğini düşünmüştüm?

çizim programlarında onboard ile giriş seviyesi kartlar arasında ne kadar fark olur tam bilmiyorum kullanmadığım için ama istediğin fiyatta kart olarak şunun fiyat/performans oranı fena değil. işini görür gibi : www.akakce.com

hocam vatan bilgisayarda 5670 model kart haftasonu indirimiyle 90 liralara düşüyor. bu fiyata harika bir kart benden demesi.

antiem idi sanırım.

çocukken beni de tutuyordu şehirlerarası otobüsler falan. bunu engelleyen bi ilaç var, onu kullanıyordum hep. adını bilmiyorum ama eczaneye söyleyince veriyorlar.

pirinç ve fasulye tanesi gibi içerde şişip seni rahat tutacak şeyler en güzel ilaçlardır. kocakarı ilacı gibi gelebilir ama annneannem çok fena araba tuttuğu halde sadece bi kaç pirinç ya da bi iki fasulye yutuyor. %100 çalışıyor yoksa ben o kadını uzun yolda çekemezdim.

antiem +1

antiem i reçetesiz alamazsın, ama gayet etkilidir. metpamid ya da emedur alabilirsin.

metpamid ampul 1×1. recetes8z satilir.
tableti cok ise yaramıyor

Emedur drj. yolculuktan 30dk önce 1 tane yeterli.

ilaçlara bulaşmadan önce beyaz leblebi.

emedur+1
gözleri kapatarak kulaklıkla müzik dinlemek bi çok kişiye iyi gelir.

yolu rahat görebileceğiniz şekilde ön koltuğa oturun mutlaka, ama yolu izlemeyin. direkt tam karşınızdaki ufuk çizgisine bakın. kesinlikle yanlardan sürekli akan direktir ağaçtır o tür şeylere gözünüz takılmasın.

çok bulandığı zaman, uçaklardaki çarpma pozisyonu gibi iyice öne eğilip başın bacaklarının arasında bekle bi süre.